KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gezi Parkı'nda başlayan süreç dayanışmanın önemini, kente sahip çıkmayı, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, takım taraftarı, yaşlı-genç, kadın-erkek arasında sorun olmadığını, duvarlarda yazılı erkeksi söylemi ve küfürleri silerek eyleme katkı koyan feministleri ve kadınların olgunluğunu, buna karşı, aynaya bakmadan "Orada bayrak var, ırkçı söylemler var." diyerek destek vermeyenleri, "CHP, Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'na destek verdi." diyerek yalan söyleyenleri, Freedom House'un (Özgürlük Evi) yaptığı açıklamaya göre demokratiklik seviyesinin 4'e gerilemiş olduğunu, Taksim'in 1 Mayıs alanı olarak kalacağını, hiç kimsenin darbelerden medet ummadığını, kendi işini kendisinin görebileceğini, tıpkı 12 Eylülde gördüğümüz gibi, Bahadır Sağlam gibi gençlerin gözü bağlı, güpegündüz polis tarafından gözaltına alınıp işkence edildiğini, orantısız güç kullananlara karşı orantısız zeka kullananların kesin üstünlüğünü, en önemlisi, Türkiye'nin tamamında demokrasi olmadan barışın olamayacağını, bazı bölgelerde ayrıca barışın olamayacağını öğretmiştir. Bütün bunu öğretenlere selam olsun diyorum, şehit polisimize de rahmet diliyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Günlerdir süren Gezi dayanışmasında polisin çok yönlü işkencesine maruz kalan halkımıza, her şeyi göze alarak kapılarını açan, yardımlarını esirgemeyen esnafa, otellere, kahvehanelere, pastanelere, gönüllü doktorlara ve evlerini açarak tıbbi yardımda bulunan herkese bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Bunun yanı sıra, günlerdir hangi kentimizde ne olup bittiğini kesintisiz yayınlayan Halk TV ve çalışanlarına, yine Ulusal TV ile +1 TV'ye teşekkür ediyorum. Ortalık toz duman iken herhangi bir yerel haberi yayınlarcasına haber yapan, sansür koyan, yarışma, belgesel sunarak Hükûmetin gözüne giren ihale zengini yayın gruplarını da bir kez daha şiddetle kınıyor, haberciliğin yüz karaları olduğunu vurguluyorum.
Hükûmetin, üstünü örtbas etmeden, emniyet güçleriyle ilgili gerekli soruşturmaları yapmasını, sınırsız kullanılan gazların ve insanı boyalı sularla fişlemenin hesabını vermesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyorum.
Hükûmetten kişisel değil, resmen özür bekliyoruz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, Gezi Parkı protestolarına destek vermek ve Hükûmeti uyarmak amacıyla greve giden KESK ve ona destek veren DİSK'in tüm temsilcileri Taksim'deler, onları saygıyla selamlıyorum.
Diğer yandan, memleket hasretiyle yaşamını yitiren, yazdıklarıyla vatan kavgası veren büyük usta Nazım Hikmet'i bugün 50'nci yıl dönümünde bir kez daha, biraz daha iyi anlıyoruz. Ne var ki yaşarken kendisine tahammül edemeyen zihniyetin, öldükten sonra dahi onu rahat bırakmadıklarını görüyoruz. Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi önceki akşam saatlerinde polis tarafından saldırıya uğramıştır. Yurtseverler Nazım'a daima sahip çıkacaktır. O büyük ustayı, yaşadıklarımızı en iyi anlatan şu dizelerle selamlamak istiyorum: "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında."
Taksim dayanışma grubunu ve şiddete direnen vatandaşları buradan tekrar Nazım'ın dizeleriyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama Gezi Parkı'yla başlayıp tüm yurdu saran olaylarda yaralanan tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileyerek ve elbette Antakya'daki olaylarda öldürülen gencecik kardeşimiz Abdullah Cömert ve İstanbul'da olaylar sırasında talihsiz bir kazayla ölen Mehmet Ayvalıtaş'a Allah'tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye'ye başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum.
Şu an kürsüde Milletvekili Kadir Öğüt olarak değil vatandaş Kadir Öğüt olarak konuşuyorum. Ben, zulme direnen bu ülkenin tüm evlatlarıyla birlikte 3-5 çapulcudan biriyim. Bir ülke düşünün ki on yıldır süren sistematik baskıya rağmen bir arada durmayı tek yürek olarak başarmış, bir ülke düşünün ki ideolojisi, kimliği, tuttuğu takımı ne olursa olsun birbirine sırt vermiş, dayanak olmuş. Sayın Başbakan ise on yılın içinde tek bir şeyi başarmış; Ülkeyi Türk-Kürt, doğu-batı, kindar-dindar diye bölememiştir ama polisi ve halkı karşı karşıya getirmeyi başarabilmiştir.
Bu ülkede "3-5 çapulcu", "ayyaş", "Yüzde 50'yi zor zapt ediyoruz.", "Kadıköy'den gelip vapurdan inenlerin durumunu görüyorum. Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil." diyen, CHP'nin Topçu Kışlası'na imza atmadığı hâlde attığını söyleyen, aslında derdi tarih olmayan, 31 Mart gerici ayaklanmasının bastırılmasının intikamını almak olan, "OnaltıDokuz" gibi bir ucubeyi İstanbul'a diktiren Başbakan, "İstesek sizi bir kaşık suda boğarız." diyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, "Anıtkabir'i de yıkarız." diyen AKP Gençlik Kolu Başkanı var. Vicdanınız gerçekten rahat mı arkadaşlar?
Profesör Hüseyin Kaptan başkanlığında 450 Türk ve 16 Japon uzmanın hazırladığı, 2009'da kabul edilen 100 binlik İstanbul nâzım imar planında 3'üncü köprü yok, Taksim yok, 3'üncü havaalanı yok, Haydarpaşa yok, Galataport yok ama kentin belediye başkanı olan Kadir Topbaş hiçe sayılarak bu plan göz ardı ediliyor, 150 milyar dolar rant yaratılıyor. Orada müdür gibi görev yapan Kadir Topbaş'ın bir an önce istifa etmesi gerekmektedir.
Bugün emniyet güçleri fevkalade orantısız güç kullanıyor. Copla, gazla, mermiyle kendi vatandaşını eziyorsa bu ülkeyi yönetenlerin eseridir. Yaralanan onca insanın ve ölenlerin kanı Hükûmetin elindedir ve bu kanın hesabı verilmek zorundadır. Hadlerini aşan tüm emniyet güçleri bir bir, santim santim soruşturulmalı, yargılanmalı ve gereken ceza varsa verilmelidir. Almayı düşündüğünüz 10 bin sivil güvenlik görevlisi, sanıyorum görevlerine başlamış; şimdiden ellerinde sopalar, polislerin arkasından saldırılarını devam ettiriyorlar.
Bunları söylemeden geçmek olamazdı. Şimdi, gündemin gölgesinde kalanlara geçelim.
Malum, Türkiye'yi saran alevlerin ortasında birçok haber küllendi. Daha geçen hafta Fikirtepe'yi konuşuyorduk. Hani şu iktidarın iki seneyi aşkın süre önce imar çalışması yaparak ve emsalleri belirlemesi neticesinde vatandaşların iktidara güvenerek evlerini boşalttığı, sonrasında tüm projenin bakanlıkça durdurulduğu Fikirtepe. Hani şu Eğitim, Dumlupınar, Merdivenköy mahallelerinde halkın iktidara güvenerek, başlarını sokacak bir ev hayali ile müteahhitlerle anlaşmalar yaptığı, sözleşmeler imzaladığı; hani küçücük hisseleri karşısında insanların başlarını sokacak bir ev hayali kurdukları Fikirtepe.
Bugün bölge halkı sosyal bir patlamanın eşiğindedir. 1.700'e yakın binanın yıkıldığı bölge metruk, halk ise tedirgin hâldedir. Güvenlik sorunu had safhada, esnaf da zor durumdadır.
Bu tablonun eseri Hükûmettir ve bu Hükûmet şu an merak edilen şu soruları acilen cevaplamak zorundadır:
Fikirtepe için yeni bir imar planı mı hazırlanacaktır? Sıfırdan başlanacak bir imar çalışmasının neticeleri düşünülmüş müdür?
Bölgede satışa çıkan projelerin akıbeti ne olacaktır? 4,14 emsal geçerli olacak mıdır, yoksa düşürülecek midir? Eğer düşürülecekse bölgedeki hak sahipleriyle 4,14 emsale göre anlaşma yapan ve proje hazırlayan firmaların akıbeti ne olacaktır?
Yapılması gereken, derhâl ilgili kararların verilmesi ve bölge halkının isteği 4,14 emsale dokunulmadan mevcut plan notlarının yürürlüğe konmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer sıkıntı, Ataşehir ilçesinde yaşanmaktadır. Yenisahra ve Barbaros mahallelerinin 1/5.000'lik nâzım imar planları İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden geçmiş ve askıya çıkarılmıştır. Ancak, söz konusu plan yaklaşık kırk yıldır yaşanan sorunlara çözüm olmadığı gibi üste sorunlar eklenmiştir. 1/5.000'lik planı gören mahalle sakinleri kendi arazilerinin sosyal donatı alanına ayrıldığını görmüşlerdir. Bir başka deyişle, vatandaşın arazisine izinsiz sualsiz el konmuş, gasbedilmiştir. Daha önceden kesintiye uğramış alanlara yeni bir kesinti uygulamak istenmesinin gerekçesi nedir?
Yeni imar planıyla, söz konusu mahallelerin hemen yanında büyük firmalara 60 kat ve daha fazlasına kadar inşaat izni verilmiştir. Mustafa Kemal ve Aşık Veysel mahallelerinin imar planları ise bir an önce çıkarılmalıdır.
AKP tüm bu soruların cevabını bir an önce vermelidir, tüm ülkede yaşanan olayların hesabını vermesi gerektiği gibi. Halkın menfaatine olan her konunun takipçisi olduk ve olacağız. Vatandaşın sorduğu her soruyu soracağız. Unutmayın, zulüm ile abat olanın sonu berbat olur. Unutmayın, biz halkız çünkü bizim en büyük amacımız bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Kadıköy'de, Büyükşehir Belediyesiyle ilgili, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tarihî Kuşdili Çayırı'na AVM projesi, 7 binin üzerinde itiraz dilekçesiyle kısmen iptal edilmiştir ancak AVM alanını küçülten yeni bir plan hazırlamıştır. Kadıköylüler kısmen iptallerin yeterli olmadığını, AVM'den tamamen vazgeçilerek yeşil alan olarak korunmasını talep etmektedirler. Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, Millî Saraylar, Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığının Kadıköy Altıyol'da bulunan tarihî Dövüşen Boğa heykelinin Beylerbeyi Sarayı'ndaki eşinin yanına taşınması istemiyle Kadıköy Belediyesine başvurduğu haberleri basına yansımıştır.
Boğa heykeli Kadıköy'ün en bilinir simgesi ve buluşma noktası olmakla birlikte İstanbul'un sayılı simgelerinden biridir. Kadıköylüler ilçeleriyle özdeşleşen bu heykelin ellerinden alınmasına karşıdır. Konunun, heykelin tarihî anlamı, önemi ve simgesel özdeşleşmesi kapsamında değerlendirilmesi talep edilmektedir.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çankırı'nın bazı ilçelerinde önemli sıkıntılar bulunmaktadır. Kızılırmak ilçesinde daha önce kurulmuş olan adli teşkilat sonradan kaldırılmıştır. Vatandaşlar devlet hastanesinde uzman doktor, diş hekimi hizmeti bulunamamasından şikâyetçidir.
Birçok diğer ilçede olduğu gibi, Kızılırmak'ın çoğu köy yolu da stabilize durumdadır. Sülüklü yol ayrımı, Kızılırmak-Sungurlu yolu tek şeritlidir. Şabanözü ilçesinde ise cadde ve sokaklar altyapı çalışmaları sebebiyle kullanılamaz hâle gelmiştir. Vatandaşlar sanayiden çıkamaz olmuştur. Bu çalışmalar ne zaman bitecektir?
Yine, ilçede halkın faydalanabileceği sosyal tesis ve parkların olmaması büyük eksikliktir. Dr. Sami Baran Hastanesinde ortopedi ve dâhilîye gibi branşların doktoru yoktur. Doğum hizmeti bile verilememektedir, hastane bakımsızdır.
Ayrıca, Çerkeş Cezaevinin kapatılacağı söylenmektedir. Adliyelerin ardından cezaevlerinin de kapatılması, ilçelerin küçültülerek ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Hükûmetin bu konularda bir an önce çözüm üretmesini istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kadıköy'de Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleri ile Merdivenköy ve Eğitim mahallelerinin bir kısmında iki yıl önce imar çalışması yapılmıştır. Bu imar çalışmasına güvenen bölge halkı, inşaat firmalarıyla ve aracı firmalarla anlaşmış, evlerini boşaltmış, kiraya çıkmışlardır. Bölgenin büyük bir kısmı yıkılmış, metruk hâle gelmiş ve her türlü güvenlik sorunu ortaya çıkmıştır. Vatandaşlarımız yeni evlerinin hayaliyle yanarken Çevre Bakanlığı aniden uygulamayı durdurmuştur. Bu, bölge halkımızın panik hâle gelmesine neden olmuştur. Bölge halkı bir an önce açıklama beklemektedir.
Teşekkür ediyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sağ olun Başkanım.
İstanbul'un birçok ilçesinde olduğu gibi, Kadıköy ilçesinde de bulunan Nurettin Teksan, Mustafa Aykın, Faik Reşit Unat ilköğretim okulları gibi pek çok okulun 2013-2014 eğitim öğretim yılında kademesiz olarak değişime uğrayarak farklı bölümlerinin kapatılacağı iddiaları kamuoyuna yansımıştır. İl Millî Eğitim Müdürlüğünün bazı okullar için dönüşüm kararını, veliler kendileri tarafından yapılan başvurularda öğrenmişlerdir. Hâlihazırda tüm veliler tedirginlik içindedir. Kademesiz değişim, öğrencileri mağdur duruma düşüreceği gibi, çocukların başka okullara yönlendirilmesiyle özellikle ulaşım ve ikametgâh konularında velileri maddi zarara uğratacaktır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Birkaç ay önce sunduğum önergede, "İstanbul Mahmutbey gişeleri Avcılar'a taşınmalı, Çamlıca gişeleri de Gebze'ye taşınmalı." demiştim. Bu gişelerin herhangi bir şekilde yeri değiştirilmedi. Ancak cevap gelmiyor ve girişimde de bulunulmuyor. Zira söz konusu gişelerde ciddi bir trafik yoğunluğu yaşanmakta, büyük ekonomik kayıplara neden olunmaktadır.
Ayrıca yeni getirilen HGS sistemi sık sık arızalanmaktadır. Bu sebeple sürücülere haksız yere cezalar gelmektedir. HGS ve OGS'nin bazı gişelerde ortak, bazılarında da ayrı olması kargaşaya, kazalara ve sürücülerin yanlış geçmelerine sebep olmakta, bu da geriye ceza olarak dönmektedir. Bir an önce HGS ve OGS gişeleri birleştirilmelidir diyorum.